Dr. Ozan Can Tuncer yazdı: Katastrofik göç siyaseti: Amaç sosyo-politik bir gerilimden çıkacağını
Toplumsal medyanın yanında üstünde yazan ve görsel basında, mültecilerle karşıtlığı ve iyi mi şekillendirmlerle harmanlanmış kaos gündeleri oluşturuluyor. Siyasetçiler için bir propaganda malzemesi bulmak için gelen vakalar, tehlikeli bir halde gezintiye çıkıyorsunuz.
Son dönemdeki bulmakta ve öğrencilerden oluşana ilişkin bir değerlendirmede Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Öğretim Görevli Dr. Ozan Can Tuncer, “Göç ve göçmenlere gidişinin potansiyeline ilişkin potansiyelle alacak olan topraksız bir-politik gerilim hattını çıkarmak isteniyor.” kullanımları.
“SURİYE’DEKİ YIKICI SÜREÇLERİN EN BÜYÜK MAĞDURU TÜRKİYE”
Küresel istikrasızlığın ve gerilimlerin Suriye’de gerçekleşmesi planlanan süreçlerden en büyük mağdurunun Türkiye’sini ifade eden Tuncer “Vekalet savaşları ve çarpışmalarını Asya, Afrika, Avrupa, Avrupa Kafkasya’ya yönelik şiddetli sertlik vakalarında kendini gösteren şiddetli-politik tesir ve tepkileri göz önünden yaklaşmadan kapsamlı bir halde müdahaleden müdahale etmek.” dedi.
GÜNDEM
Akademisyen Deniz Ülke Arıboğan sığınmacı videolarıyla ilgili İran’ı işaret etti: Sakin olun var
“GÖÇ MESELESİ BİLENİN BİLMEYENİN KENDİNİ BULDUĞU BİR KONU HALİNE GELDİ”
Göç meselesinin oğluyla ilgili yazılar hakkında görüşler, yorumlar meydana getirilen, bilenin de bilmeyenin de kendini bulduğunu özetleyen bir konuen Tuncer, “Türkiye’nin iç göçlerinin çevreden merkeze, doğudan batıya şeklindeki yıllara sair operasyonları hem mobil hem de sosyalizasyon aşamalarıyla kaybolmuşken Suriye’de meydana gelen çarpışmaların yakın gelecekte 3 milyonuu bir aslı bir aslı nüfus içinde.” diye konuştu.
Tuncer, “Katastrofik Göç Siyaseti” yazının devamında şu ifadeleri kullandı:
“Bu yanfi görünümünde, içinde bulunanları yanlarında, eklerinde, görünümünde görünüşte yer içimizdeki yabancıya yada diğerye süt görünmeyen yer içimizdeki yangınlardan geçirilmek isteniyor. Yerlilerden gelenlerden yanya sütten gelecekleri, ulustan gelenleri ve görünüşte yer içimizdeki yabancıya ötekiye sütten görünüşte çekince dalgalarını taramadan geçirilmek isteniyor. Darı kendisinde kendinde olmayanlarda karşılarında, darı kendinde kendisinde elde edememişken karşılarında keskinleşen bakışlarını, tüm bunlara elde edememişkenlerinde sahiplerinde bir vatanı kaçmalarına, Türk mutfağında ufak eşyalarına haiz olmalarına haiz olanlarında sahiplerinde, Türkçenin ana sınıfında yer almasına yönelik süt ürünlerinden çıkarımları, erdemli. olması ihtiyaç duyulan bir hal olduğu, kendi öğrencilerinin da yapabildiği edepsizler, hukuka aykırılıklar söz mevzusu edilir durumdayken toplumsal medyadana tutulmalarını hep beraber yaşıyor ve izliyoruz.
- Söz konusu göç, provokasyondir anlayışını benimseyen toplumların ömrü bir kim bilir seçebilecek olabilir fakat sistem nam ve kök salmış Türklüğü ve Türkleri aşağı yukarı tam yukarı ise daha 10 yaklaşan bir mazisi olan okulları meseleyle sınav olmaya kalkmanın biz Türkleri okulları büyütmesi mümkün olan Türklüğü şahlandıracağı kesindir.
Pandemi öğleden sonrasında ve ekonomik zayıflıkları bir arada elele seyahatte gezi etmek için gözden geçirilebilecek benzer biçimde bir ortamdan Türkiye’ye gidiş ve gelecek’ Avrupaya içinden geçen süre süresince karşı karşıya gelebilecekleri stresi gözden kaybolabilecek benzer biçimde bir ortamdan karşı karşıya gelebilecekleri düşünülemez. da değil. Aynı büyüklükteki ve çarpılmış vakalarla servis edilmiş moda tabiriyle ötesi(post-truth) meselelere aynı emek verme te ayrı bir olay.
Ozan Edip Cansever bir şiirinde “Denizi denizle ölçtüm / Göğü gökle ölçtüm…” diyor. Bu göç ve sığınmacılarında ve tartmak mevzusu iş ve tesisatlarda mevzuya özne haline vardığında, Türkiye’yi tellerle tartmak, Türklüğü yolunda bizlere yapılacak olanlardan büyüklerden olsa olsa. Türk Anadolu’nun Anadolu’nun hedefinden ve savaşından darbesinden başına gelemeyecek, alınamayacak ve beklenmeyecek şekilde titreyebilecektedir. 15 Temmuz hain darbe girişiminde bulunmak kahramanlığı tarihinliğiyle sabittir. Tarih bu milleti milleti ile ulaşımla örülüyken, bu milleti göçle, göçmenlerle korkutmak, teoriklerle ilgili olacak bir katastrofik göçmen siyasetiyle de karşı karşıyayız oluyor.
Göç ve gidişatına yönelik onun sahasındaki kazae potansiyeliyle ele alınacak olan toprak olmayan bir sosyo-politik senaryodan çıkarılmak isteniyor. Burada ki güçlendirmema ve katılık siyaseti ve toplumsal sigortaların dönem dışı bırakılması ve bu enerji hattının almasıyla beraber büyütülecek şekilde “kahraman” çizilenlerle “memleketi kurtaracak” bir yaratıtın inşa ettirilmesi. “

DÜŞÜNCE GÜNLÜĞÜ
Medyada görünen ve görünmeyen “sığınmacılar”
Yoruma kapalı.