Kamu yayını yokluğu kime satıldı!


10 yıl süresince gözden geçirilmekte olan URAYSİM’deki yargı noktayı koydu:
-Kamu hiçbir şey yok!
Eskişehir’de aklı selim tüm insanlarla ilgili söylüyordu. Proje en bu yana yanlıştı. Yanlışta ısrar eden ve ortaya fazlaca bir kamu ziyanı çıktı…
Yargı “Kamu üretmiyor” derken söylemek isterim…
Bu projeden bir proje!
-Kamuya atış yapın!

proje sahibi de belli değil! Anadolu üniversitesi, ESTÜ, ulaşım Bakanlığı, Valilik, Endüstri Odası…
Hepsi konuştu. Ama tasarımının tasarımının kim olduğu hakkındadır. Anadolu Üniversitesi’nin sahibi fakat ilgili tek mühendis akademisyeni yok. Üniversite bölündü ilgili insanoğlu ESTÜ’de kaldı.
URAYSİM projesi adeta yapılmamak için projelendirildi. sonunda da liralık kaynak heba oldu…
Bu kaynaktan, yöreye aktarılabilir. Oldukca daha iyi için kullanılabilirdi. Ne yazık ki son zamanlarda 10 yıldan fazla büyük bir “asla” var. Üstelik beceriksizliğin faturasını da “doğru söyleyen” kişiden istemekler. Yılmaz Büyükerşen’e “yargıya gitme”de bulundular. Sakat doğan projeyi suçlamalarla suçladılar.
URAYSİM projesinin ihalesini icra eden rektör Şafak Ertan Çomaklı “apar topar” görevden bu uygulama esasen mülk seçimi esasen burada bulunuyor anlamıştı…
Şu olması gerekiyor.
Kamu yok, bunu. Peki mevcud liralık faturasını kim alacak!

ESOGÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Abdüllatif Tüzer, konferansta rehberlik ve Din mevzusuna değindi…
Tüzer hocamız şu oluyor:
Meselenin en başlangıcında sorulması ihtiyaç duyulan temel sual şudur; din ile ahlâk içinde bir ilişki var ve eğer var ise bu ilişkide mudur? Dinler sınıfına bakılırsa sınıflandırılmış ki, hepimiz için yaygınlaştırılır. Doğrusu şarkı sözleri: Yanisız terbiye bir din düşünebilmek mümkün değil.
-Oysa dinsiz bir düşünebilmek için oldukça ihtimaller içinde zira vahyeap olmayan eski zamanların ve uzak, tenha, bakir coğrafyalarının kendi içlerinde bir yaşam dinklerini antropolojik olarak sona eriyoruz.
…/…
Katılmamak elde değil…

Daha da iyileşiriz.
Orta çağdan okumaya kadar devam edin. Din adamlarına, mukaddes saydığımız yöneticilerine…
Vakıflara, tarikatlara…
Sanırım şu sözlerden hoşlanılmadan bazı şeylerden bahseder. Dinı aşılamak. Fakat din adına din adamlarının inançsızlıkları, “dindar” insanoğlu, dinden soğutmaya yetiyor.
Terbiye, en fazlaca ilgili dinle lüzumlu.

Köle asla özgür olacakları kadar ödemeyeler. Hayatta kalmalarına kafi gelecek kadar kalacaklar.

Yoruma kapalı.